Gurmebüs "Sonradan Gurmeler" ve Armada Otel'in bir projesi. "Sonradan Gurmeler" yemek yemeyi seven ve çoğu ODTÜ'den arkadaş bir grup genç. Hepsi çok şeker! Armada Otel'in alıp restore ettiği 1957 model Mercedes otobüsle İstanbul'daki lezzet noktalarını keşfediyorlar. Çok iyi organize olmuşlar ve seçtikleri noktalar da çok isabetli! Ben Kurtuluş gezisiyle katıldım aralarına. Çok keyifli ve lezzet dolu bir gezi oldu!
Taksim'de otobüse bindik, Pangaltı'da inip turumuza başladık. İlk durak "Pangaltı İşkembe Salonu'ydu". İtiraf edeyim hayatımda hiç işkembe içmedim, gün ortasında da ilk denememi yapmak istemediğim için ben mercimek çorbasını tercih ettim. Arnavut asıllı bir aile işletmesi ve şu anda başında 3.kuşak Ali Bey var. Bütün çorbalar et-kemik suyuyla pişiriliyor ve benim içtiğim gayet lezzetliydi! Bir dahaki sefere gece gelip işkembe de denemek lazım!
İkinci durağımız "Tuşba Şarküteri" oldu ki burası benim bu turdaki favori mekanlarımdan biri! 1968 yılında Ermeni meze mucidi Vartan Türker ve Vanlı Doğan Yörükoğlu tarafından kurulmuş. "Tuşba" da Van'ın eski isimlerinden biri zaten. 1978'de işletmeyi devralan Selahattin Baykal soğuk mezeleri kendisi yapıyor. Biz tarama, çerkez tavuğu, patlıcan salatası ve topik yedik. Hepsinin kıvamı yerinde, lezzeti harikaydı. Evime yakın olsa buranın müdavimi olurdum, o kesin!
3.durağımız Adana Ocakbaşı'ydı. 1978'de açıldığından beri ocakbaşında misafirlerini ağarlayan mekanda yarım porsiyon Adana'yı, yanında sumaklı soğan, közlenmiş biber, domates, soğan ve ezmeyle beraber afiyetle yedik:))
Bir sonraki durağımız "Göreme Muhallebicisi'ydi". Burada iki seçenek vardı, manda yoğurdu ya da kazandibi. Bir sonraki durak da turşucu olacağından, hemen günün sürprizi Bayan Maria'ya(Maria'nın bahçesi) danıştım. Bayan Maria, tatlının üstüne turşunun pek iyi gelmeyeceğini söyleyince manda yoğurdu yedim ama aklım tatlılarda kalmadı desem yalan olur! Gerçi yoğurt da üstü kaymaklı kaymaklı pek güzeldi cidden! Bu arada Kurtuluş'da çocukluk anıları olan Bayan Maria bu tura özellikle katılmak istemiş!
5.durağımız "Pelit Turşucusu'ydu". 60 yıllık mekandaki turşular, Ankara Çubuk salatalık turşusu hariç, sirkeyle yapılmakta(Allah rahmet eğleyin, Adile Naşit'in "Turşucu" filmi geldi aklıma ve sormadan duramadım)! Kapasitem dolmaya yakın olduğu için burada sadece en sevdiğim çeşitler olan lahana ve salatalık turşusunun tadına baktım:))
6.durağımız benim ikinci favorim "Nazar Pastahanesi'ydi". 53 senelik bu işletmenin sahibi Bahattin Bey işine aşık insanlardan ve aynı zamanda da profesyonel maraton koşucusu! İnanılmaz lezzetli profiterolünün yapımında Belçika çikolatası ve Hollanda kakaosu kullanıyor. Çikolata sosu insanın ağzını sarıp, kendinden geçiren cinsten, hamuruysa pamuk gibi! Yanlız profiterolümüzü burada yemedik, paket yaptırıp, yanımıza aldık son durakda yemek üzere. Karadenizli hemşerim Bahattin Bey'in ikram ettiği bir küçük eklere hayır diyemedik ama...
Son durağımız senelerce babamdan duyduğum "Madam Despina Meyhanesi'ydi". Madam Despina, Türkiye'nin ilk kadın meyhane işletmecisi! 16-17 yaşlarında girdiği bu sektörde, ilerki senelerde patron ve sonra efsane olmuş! Burası herhalde kıymetini bilmemiz ve korunması gereken sayılı değerlerimizden. Madamın, mekanın orjinali gibi korunması şartıyla devrettiği Ercan Bey de buranın "soyut kültür değeri" olarak korunması ve kapanmaması için uğraşıyor! Mekanın favorileri olan ciğer ve pilakiyle beraber birer tek atmaktan kendimizi alıkoyamadık!
Üfür üfür esen bahçesinde, şırıl şırıl akan çeşme eşliğinde, aynı kafadan insanlarla sohbet-muhabbet başka türlü keyifliydi! "Ay bu şimdi kaç kaloridir acaba"," aman bu çok kilo aldırır şimdi" vs. duymadan keyifli keyifli yedik, içtik,sohbet ettik. Tekrarını sabırsızlıkla beklediğim bir gezi oldu benim için!!!
çok güzel bir yazı olmuş, okurken tura katılmış gibi hissettim:)bende daha önce gurmebus un fener balat turuna katılmış ve gezenyer.com adlı sitemde kalem e almıştım, hatırlıyorum da tam bir lezzet patlaması yaşamıştım. kaleminize sağlık...
YanıtlaSil