Sayfalar

29 Ağustos 2012 Çarşamba

The Alderley Restaurant- Cheshire

İngiltere'yi çok seviyorum, oraya gidince huzura eriyorum resmen. Herhalde daha önceki hayatlarımdan birinde orada yaşamıştım diye düşünüyorum. 6 sene geçmişti son gidişimden beri, nasıl özlemiştim. Alışmışım senede en az iki kere gitmeye, bu kadar uzun zaman gidememek zor geldi. Neyse bu ay başı gittim...
Bu arada Manchester'a gidiyoruz hep, çünkü iplik piyasası o tarafta, Manchester, Leicester, Huddersfield...
Manchester'dan trenle yarım saat, en fazla bir saatte diğerlerine gidiyoruz.
Bu sefer gitmeden aklıma koydum, ordaki en eski müşterimiz çok şekerdir, onunla iş yapmak da çok keyiflidir. Toplantının sonuna doğru, öğleden sonra ne yemek istersiniz diye sordu. Ben de şimdi gitmesek de bizi akşam şöyle güzel bir yere götürseniz dedim. Önce şımarık seni diye dalga geçti, sonra da evime yakın bir yer var, yemekleri çok güzel, sen çok beğenirsin  ama yanındaki beylerden emin değilim dedi. Beyler razı geldi, o da rezervasyon yaptırması için eşini aradı. Sonra da bizi uyardı düzgün giyinip gelin diye! Akşam  Manchester'a trenle 15-20 dakika mesafedeki Alderleyedge kasabasına gittik. İngiltere'nin tipik kırsal kesimi, yemyeşil, sakin, huzurlu, evler harika, bayılırım. Eşiyle beraber bizi istasyondan aldılar ve Alderley Restaurant'a götürdüler. Eşi de kendi gibi çok şeker ve konuştukça gördük ki çok ortak noktamız var. Haika yemekler yedik ve harika bir gece geçirdik. Yazsam mı yazmasam mı biraz kararsız kaldım, çünkü yemekleri İngilizce'den tam çeviremem, iyi anlatamayabilirim diye çekindim ama böyle bir deneyimi de paylaşmadan olmaz diye yazmaya karar verdim.
Önce girişte oturduk ve biz hanımlar bellini içtik, yanında peynir ve somon topları ikram ettiler.


Sonra yemek için ana salona geçtik. Önden mis gibi sıcak ekmekler geldi, yanında tuzlu ve tuzsuz tereyağlarıyla.


Onların peşinden, başlangıçlardan önce de refreshment (ağız tazeliği içinmi demek lazım bilemedim) olarak bir mousse. İnanılmaz hafif ve lezzetli.


Başlangıç olarak ben füme somon istedim, yanında kızarmış bagel parçaları ve taze otlu krem peynirle geldi. Başlangıç değil, tablo sanki, çiçeklerle süslenmiş...Tadı da görüntüsü kadar güzeldi.
-Home Smoked Salmon, Cream Cheese Bagel
(whisky and orange cured salmon, cream cheese mousse, cucumber, toasted bagel)


Şarap olarak onların çok sevdiği bir kırmızı şarap içtik, Lübnan Bekaa Vadisi'nden bir şato şarabı.


- Monkfish with Shrimp and Crayfish
(masalla roasted monkfish, shrimp and crayfish, verjus purée)
Ana yemek olarak ben balık tercih ettim, karides,yengeç, kuşkonmaz ve deniz börülceli.

Tatlıdan önce gene bir ağız tazeliği geldi ki ben en çok buna bayıldım. Hala var mı bilmiyorum, hani küçükken ağızda patlayan şekerler vardı, işte o patlayan şekerle hazırlanmış soğuk elma püresi. Kendimi o kadar iyi hissettirdi ki anlatamam, fazla tatlı değil, serin serin, patlıyor, şaka gibi...


Tatlı olarak da frambuaz soslu, beyaz çikolatalı fondan yedim ama aklım kardeşiminkinde kaldı, keşke onu seçseydim diye...

- Raspberry with Amaretti and White Chocolate
( warm amaretti and white chocolate fondant with raspberry "three ways")


Zencefilli bisküvi arasında soğuk ganaj, yanında kiraz ve dondurmayla, off ya yazarken de fena oldum...

- Cluizel Chocolate with Morello Cherry
(60% chocolate ganache, morello cherries, spiced biscuits)

Yemekten sonra kahve içmek için de evlerine gittik ki, işte o başka bir hikaye...:))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız?