Sayfalar

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Efsane Gurmelerini Arıyor



Buzbağ'ın  "Efsane Gurmelerini Arıyor" etkinliğini birkaç ay önce tweeterda gördüm ama katılmak için soruları cevaplamak gerektiğini görünce vazgeçtim.  Aylin Türkşen Aysel takip ettiğim bloggerlardan biri, onun duyurusunu görünce tekrar bir bakayım dedim ne yapmak gerektiğine ve bu sefer gitme isteği ağır basınca sorulara cevap verdim,şanslıymışım! Kısmet 3. yemeğeymiş:))  Eşimle beraber katıldık.  Şansımıza bu yemek için hem oturduğumuz yakada bir yer hem de çok sevdiğimiz restaurantlardan biri olan Çiya Sofrası'nı seçmişlerdi. Çiya Sofrası, yöresel yemekler yapan bir yer olduğu için, Buzbağ'ın anlatmak istediği "bu toprakların şarabı bu toprakların yemekleriyle içilir" amacına çok uygundu. Bu etkinliğin, bende ki kebabın yanına rakı gider alışkanlığını kırdığını itiraf ediyorum. Yemeğe uygun şarap seçilirse, şarapla da çok güzel gidiyor kebap, önemli olan yemek-şarap eşleştirmesinin iyi yapılması. Tabii burda insanların zevklerine göre de seçimlerin değişebileceğini unutmamak lazım. Bizim katıldığımız yemekteki eşleştirme Kayra Şarap Akademisi Müdürü Cüneyt Bey ve Eğitim Müdürü Ayşegül Hanım tarafından yapılmıştı ve aşağıdaki gibiydi:



Başlangıç
Buzbağ Beyaz 2011&Buzbağ Klasik 2010
Zeytin Salatası
Sıkma Köfte
Muhammara
Humus
Sürk

Ara Sıcaklar
Buzbağ Beyaz 2011&Buzbağ Klasik 2010
Sade Keşkek
Falafel

Ana Yemek
1.Bölüm
Buzbağ Elazığ Öküzgözü 2010
Kuru Patlıcan Dolması(Etli)
Soğanlı Kebap

2.Bölüm
Buzbağ Diyarbakır Boğazkere 2010
Haşhaş Kebabı
Perde Pilavı

3.Bölüm
Buzbağ Reserv 2007
Mumbar
Oğlak Tandır

Tatlı
Kayra Madre Öküzgözü-Boğazkere 2007 -LikörŞarap
Katmer
Kabak Tatlısı

Perde Pilavı

Gece Kayra Şarap Akademisinin Müdürü Cüneyt Uygur'un yaptığı konuşmayla başladı. Konuşma derken Cüneyt Bey bize ufak çaplı bir eğitim verdi desem daha doğru olur. Zaten keyif aldığınız bir konuyu böylesi hoş bir uslüpla anlatan birinden dinlemek gerçekten de bir ayrıcalıktı. Onun gibi anlatamasamda biraz aktarayım. "Şarap yaşayan bir organizmadır ve  aslında tadım da, bir canlının başka bir canlıyı tatmasıdır" diye başladı Cüneyt Bey...
Tadım üç aşamadır:
1- Neyi tadacağına karar verebilmek için gözlem yapmak,
2- Tadacağın şarabı koklamak - şarabın dili aromasıdır ve onu anlamak için koklamak gerekir,
3- Damak - şarabın damağımızda bıraktığı his ise son noktadır.

Dikkat edilmesi gereken noktalar:
- Berraklık: Şarap berrak olmalı, bulanık olmamalı.
- Renk yoğunluğu: Şarap rengini üzümün kabuğundan alıyor.
  örk: Buzbağ Elazığ Öküzgözü ortanın üstü bir yakut kırmızısı
- Şarabın gövdesi: Şarabı ağzında gezdirirken sana hissettirdiği
  örk: Su gibi mi, şeftali suyu gibi mi? Buzbağ Elazığ
- Şarabın uzunluğu - tadını ne kadar süreyle hissettiğin

Eğitimle ilgili daha fazla detay vermeyeceğim, meraklıları http://www.kayrawinecenter.com'dan/ bilgi alıp, eğitimlerine katılabilir, ki ben bunu en kısa zamanda yapmak istiyorum! Daha öğrenmem gereken çok şey var!

Başlangıçlarla 2 çeşit denedik, Buzbağ Beyaz ve Buzbağ Klasik. Bu bölümde benim favorilerim Buzbağ Beyaz ve "sürk" oldu. Sürk başta bildiğiniz beyaz peynirle yapılan ezme gibi gözüksede tadına bakınca sizi şaşırtıyor. Çökelek peyniri ve zahterle yapılmış. Zahter nasıl yakışmış anlatamam. Evde mutlaka deneyeceğim.

Ana yemeklerle verilen şaraplarda ise favorim  "Buzbağ Elazığ Öküzgözü" oldu ve zaten çok sevdiğim bir yemek olan "Kuru Patlıcan Dolması" ve çok beğendiğim "Soğanlı Kebap" ile eşleşmişti, damağım bayram etti resmen!  Tam bana göre lezzetlerdi!
Buzbağ Elazığ Öküzgözü sek ve meyve aromalı bir şarap. Ortanın üstünde bir asiditesi var. Orta gövdeli, orta uzunlukta ve baharat ve mineralitesi kuvvetli(bunlar tabii ki Cüneyt Bey'in yorumları, ben bu kadar detaylı tarif edemem henüz). Etli kuru patlıcan dolması ve nar ekşili soğanlı kebapla birlikteliği çok güzeldi.  Bu arada Elazığ'da yetişen "Öküzgözü" üzümünün yaklaşık 25.000 yaşında olduğunu öğrendim. Nede olsa dünyanın en eski bağlarının olduğu, ve şarap üretiminin başladığı(Doğu Anadolu'da başladığı biliniyor)coğrafyadayız. Böyle bereketli ve bize has lezzetler sunan bu topraklarda yaşadığımız için insan ne kadar şanslı olduğumuzu düşünmeden edemiyor!

Buzbağ Reserv'e de değinmeden geçemiyeceğim. Bize 2007 rekoltesi ikram edildi. Öküzgözü ve Boğazkere üzümlerinden, "Terroir" felsefesiyle, 24 ay Fransız meşesinden yapılmış özel fıçılarda dinlendirilerek yapılan bir şarap. Meyve aromalı, taneni yüksek ve 15 sene yıllandırılabiliyor.

Bu arada diğer şarapları ve yemekleri beğenmediğim düşünülmesin, hepsini uzun uzun yazmak yerine favorilerimi yazmak istedim. Ben şarap içmekten gerçekten çok keyif alıyorum. Mümkün olduğu kadar çok ve farklı çeşitler tatmaya ve öğrenmeye çalışıyorum(her ne kadar vergiler yüzünden şişen yüksek fiyatlar nedeniyle her istediğimi alamasam da)! Son yıllarda da ülkemizde üretim açısından çok güzel gelişmeler olduğunu gözlemliyorum, şarap üreticisi firmaların sayısı, çeşitlilik ve kalite yükselişte! Umarım tüketim içinde(son yıllara ait istatistik bulamadım internette) üretime paralel olarak aynı durum geçerlidir!?
Gerçi roze şarap tüketiminde, özellikle de yazın yaklaşmasıyla, bir artış olduğuna eminim, en azından kendi adıma durumun böyle olduğunu söyleyebilirim. Buzbağ'dan da bu konuda bir atılım beklediğimi belirtmeden geçemeyeceğim!

Bu güzel gece için Aylin Hn'a, Çiya Sofrası'na ve tabii ki Buzbağ Şarapları'na tekrar çok teşekkür ediyorum! Benim için gerçekten de çok güzel bir deneyim oldu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız?